Sıla Dizisi

Saturday, January 6, 2007

Kibar sevmeyi öğrendim ben!

Atv'nin reyting rekortmeni dizisi 'Sıla'nın yıldızı Cansu Dere, Harper's Bazaar dergisine konuştu: Sevgi trajedi değil çok kibar bir şeydir. Ben doğru insanı çok zor buldum ve kaybetmeye niyetim yok!. Mankenlik kariyerinin ardından 'Sıla' dizisindeki performansıyla dikkat çeken Cansu Dere, oyunculuğun kendisini tatmin eden bir iş olduğunu söyledi. "Oyunculuk beni mutlu eden bir şey, üstüne de para ödüyorlar. Bir tür tatmin benim için" diyen Dere, aşka bakışını ve neleri sevip, nelerden hoşlanmadığını Harper's Bazaar dergisinin ocak sayısına anlattı.

OLUMSUZ DÜŞÜNÜRÜM

İçine kapanık bir insanım. Bazen masadaki bardak gibi durmak isterim. Durmak, beni çok boşaltan bir şey. Ne kimseye vereyim, ne alayım istiyorum.

Sürekli düşünmek, insanın anı yaşamasını önlüyor. Dengeyi mutlaka kurmak lazım. Bir süre sonra, sürekli gelecekte ne olacak telaşı, geçmişin kaygısı derken an kaçıveriyor. Ben o anki durumdan çıkarabileceğim mutluluklara konsantre oluyorum.

Kendimde eleştirdiğim en büyük nokta; olumsuz düşünmeye çok yatkın olmam. Olayları çok olumsuza çeviriyorum ve bu yönümü hiç sevmiyorum. Hayal kurarsam sonu hüsran olur diye baştan kendimi olumsuzluğa mahkum ediyorum.

En sevdiğim özelliğim ise; küçük şeylerden mutlu olmak. Şu an hayatımdan memnunum. Mutluyum, iyiyim. Bunda işimin büyük rolü var. İki gün sete gitmeyince özlüyorum. Ekibimi çok seviyorum, herkesin eksikliğini hissedecek durumdayım. Çalıştığın insanlara böyle içten bağlanmak sık rastlanan bir şey değil.

BİR KERE AŞIK OLUNUR

Oyunculuk beni mutlu eden bir şey, üstüne de para ödüyorlar. Bir tür tatmin benim için. İçimde bir sürü insan ya da farklı özellikler var, herkes gibi. Bunları normal hayatımda dışarı vuramıyorum, oyunculuk bana bu imkanı veriyor.

Hayatımın son üç yılı; her anlamda sevmeyi öğrendiğim bir zaman dilimi, daha doğrusu sevmenin ne demek olduğunu anladığım yıllar oldu. Bence gerçekten bir kere aşık olur insan, buna inandım. Herkesin hayatında çok özel olan biri vardır. Tektir; onu on sekiz yaşında da bulabilirsin, kırk beş yaşında da!

Son yıllarda; daha önce çok sevdiğimi, çok değerli olduğunu ve hiç vazgeçemeyeceğimi düşündüğüm şeylerin aslında öyle olmadığını anladım. Kibar sevmeyi öğrendim ben. Sevgi çok kibar bir şeydir ve öyle sevmeli insan.

Sevmek bir trajedi değilmiş. Birisini çok seversin, belki o kişi bunu hiç bilmeyebilir. Kendi içinde yaşamayı öğrenmek çok önemli. Bu da büyümekle ilgili. Ben kendime bu açıdan bakıp, büyüdüm diyebiliyorum. Aşk acı değilmiş! Bunu bana bir insan öğretti ve doğru insan odur! Onu çok zor buldum ve kaybetmeye niyetim yok! DOĞRU İNSANI BULDUM

Doğru insan bir kere bulunuyor. 'Evet' diyorsun, 'o kişi budur!' Kafanda da hiçbir soru işareti kalmıyor. Yani bir şeye bakarken, aynı şeyi o insanın görmesini de istiyorsan, paylaşmak istiyorsan, bundan daha güzel ne olabilir? Ya da bir bakışla her şeyi anlatabilmek, anlayabilmek. Yalanlar, dolanlar, savunma mekanizmaları kalkıyor ortadan.

İşim beni çok mutlu ediyor. Bundan yaklaşık iki yıl önce, beni mutsuz eden her şeyi hayatımdan eledim. Geriye çok güzel şeyler kaldı. Fazla kalabalığa gerek yok!

Ben paracı bir insan değilim. Olsa güzel olur ama "Şu kadar param olsa, şuna sahip olmak isterim" dediğim hiçbir şey yok. Biriktirmek, yatırım yapmak, o kadar yabancı olduğum şeyler ki! Hayattaki önceliğim; mutluluğumdur. Mutluysam bir şeyler verebilirim karşı tarafa.

Dilerim bir kere evlenirim. On kere evlenip boşananlar var, inanamıyorum. Evlilik çok özel bir durum; "Ben evleneceğim" diye evlenilmez. O zaman git, evde gelinlikle dolaş! Kalben yapılan bir iş bu. Yapmayı tercih ediyorsan, doğru insanı da bulduysan, evet, olabilir.

ESKİ AŞK DOST OLMAZ

Ben doğru insanı buldum ama sürdürebilir miyim bilmem. Beni büyüten, saf, oyunsuz bir sevgi yaşadım, ama o kişi şu anda hayatımda anlamına gelmiyor bu! İlerde de olur mu bilmem. Bir insanın benim için özel olabilmesi beni çok mutlu eden bir şey.

Eski sevgiliyle dost kalınmaz! Öyle bir medeniyet yok benim hayatımda. Bana uzak şeyler bunlar. "Ay, eski sevgilimle buluşup, bir kahve içeyim" durumu olamaz yani. Zaten birbirimizi çok seviyor olsaydık ayrılmazdık.

Hayatımdan çıkardığım insanları sevmiyorum artık. Sevdiklerim de benimle zaten. Anlaşmazlıkların geri dönüşü var, ama küfürlü kavgalı ilişkinin olamaz. Yanlış anlaşılma olduğunda, geri çekilip bir durmak gerekiyor.

Bir günlüğüne başka biri olsa şansım olsaydı; Frida Kahlo olmak isterdim. Çok dramatik ve güçlü bir karakter. Kadının güçlü olması benim için çok önemli.

Dışarı çıkasım yok

Paparazzilerle ilişkilerim sorunlu. Birkaç dengesiz dışında, kimse hayatıma bulaşmıyor. Hoşlanmıyorum bu durumdan. Hayatımda çok özel tuttuğum şeyleri, yolda yürürken burnuma mikrofon tutarak sormaları midemi bulandırıyor. Bu işi yapıyorum diye kimsenin hayatıma girmeye hakkı yok!

İstanbul'da dışarı çıkmayalı aylar oldu. Hayal Kahvesi'ne giderdim eskiden. Artık dışarı çıkasım yok, yoruluyorum, mutlu olmuyorum. Dışarı çıkınca ya iyi müzik dinlemem lazım ya da arkadaşlarımla sohbet etmem. İyi müzik yakalayabileceğim geceler olunca, dinlemeye giderim.

Deri tayt, göbeği açıkta bırakan üstler, payetli ve leopar desenli parçalar giymem. Hem göğüs dekoltemi, hem sırtımı, hem bacağımı açıkta bırakmam. Jean, siyah elbise, siyah boğazlı kazaktan vazgeçemem!

Kendimi iyi hissetmeyeceğim bir defilede yer almam. Meslektaşlarım arasında; Ahu Yağtu, Ece Sükan ve Selma Ergeç'i beğeniyorum. Yurtdışı favorim ise İtalyan Maria Carla Boscono.

Kaynak: Sabah Gazetesi Günaydın Eki